Agnostisizm ile ateizmin çeşitlerini dikkate almadan ikisi arasında doğrudan bir karşılaştırma yaparak farklarını incelemek yanlış olur. Zira buraya kadar yaptığımız incelemelerden de anlaşılacağı üzere birbirinden oldukça farklı iki agnostik tutum olduğu ortaya çıkmıştır. Bu tutumlar ateizmle ilişkisi açısından incelendiğinde farkları daha da belirgin hale gelmektedir. Öyleyse ateizmle ilişkisi açısından zayıf ve güçlü agnostisizmi ayrı ayrı ele alıp değerlendirmek uygun olacaktır.
Agnostisizmin zayıf formu ateizm ile karşıtlık halindedir. Zira ateist, Tanrı’ya inanmayan, Tanrı’nın varlığını reddeden kişi iken agnostik, bu formunda Tanrı'yla ilgili görüşünü, inancını askıya almış kişidir. Diğer taraftan agnostisizmin zayıf formu, teizmle de karşıtlık içindedir. Zira rahatlıkla anlaşılacağı gibi, teist Tanrı’ya inanırken ve bundan kuşku duymazken, zayıf formu içindeki agnostiğin Tanrı’ya inancı bulunmamakta, daha doğrusu bu konuda kesin bir yargıya varamamaktadır.
Güçlü agnostisizmin ateizm ilişkisi zayıf agnostisizminkinden oldukça farklıdır. Agnostisizmin zayıf anlamında, Tanrı’nın varlığı veya yokluğuna inanmada bir kararsızlık, hükümsüzlük varken güçlü agnostisizmde böyle bir durum yoktur. Güçlü agnostisizm daha çok insan bilgisinin sınırları ile ilgili “epistemolojik bir tavır” alıştır. Bu tavır alışın özünü, insanın bilmediği, hakkında kanıt sahibi olmadığı şeye “inanmaması” gerektiği ilkesi oluşturur. Bu nedenle güçlü agnostisizm, pratikteki sonucu itibarıyla yani Tanrı’ya inanmama açısından ateizmden çok da farklı değildir.
Güçlü agnostikler, Tanrı’ya ve dine inanmadıklarını açıkça ifade ederler.
Sözgelimi yukarıda adı geçen Amerikalı meşhur agnostik Robert Ingersoll, “Why Am I An Agnostic?” (Neden Agnostiğim?) isimli yazısında şöyle der:
Sonra ben kendime şu soruyu sordum: Dünyanın gidişatına yön veren ve bütün sebeplerin kendisine boyun eğdiği doğaüstü bir güç, nedensiz bir ruh, yüce bir Tanrı, külli bir irade varmı? Ben bunu reddetmiyorum. Bilmiyorum- fakat inanmıyorum da. […] Bilmiyor iken dürüst olabiliriz. Eğer öyleyse, o zaman bize bilinenlerin sınırının ötesinde ne var diye sorulduğunda, ‘bilmiyorum’ demeliyiz. [45]
Fakat öte yandan güçlü agnostikler, kendilerini ateist olarak tanımlamaktan da kaçınırlar. Bunun nedenini onların Tanrı’ya inanmama ‘gerekçelerinde’ aramak gerekir. Zira onlara göre ateist, Tanrı’nın varlığına inanmamakla kalmıyor, Tanrı’nın yokluğundan emin olduğunu, hatta bunun kanıtlarına sahip olduğunu iddia ediyor. Hâlbuki agnostisizmin hem zayıf hem de güçlü formuna göre Tanrı'nın varlığı kadar yokluğu da ispatlanamaz ve bilinemez. Dolayısıyla ateist, ‘yokluğu hakkında kanıt olduğu için’ Tanrı’ya inanmazken agnostik, ‘bu konuda herhangi bir bilgi elde edilemeyeceğini düşündüğü için’ inanmamaktadır.
Görüldüğü gibi bu, oldukça felsefî bir ayrımdır ve bu ayrıma göre kullanılan agnostik ve ateist terimleri de tamamen felsefî birer teknik terim olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle terimlerin popüler kullanımlarını dikkat almak bu noktada yanıltıcı olabilir. Zira popüler kullanımı açısından Tanrı’ya inanmayan herkese ateist denir. Yine dindar bir teist, Tanrı'ya inanmayan herkesi ateist olarak görüp, niteleyebilir. Bu nedenle terimlerin popüler kullanımını dikkate alan sıradan insan açısından ateist ve güçlü agnostik arasında bir fark olmayacaktır. Fakat öte taraftan agnostikler, ayrıma felsefî olarak bakıldığında ateistlerle aralarında önemli ve köklü farklar bulunduğunu düşünmektedirler.
Güçlü agnostisizm denince ilk akla gelen filozoflardan olan Bertrand Russell’ın aşağıdaki ifadeleri bu tespitlerimizi net bir şekilde dile getirmektedir.
Bir filozof olarak, eğer ben tamamen felsefecilerden oluşan bir dinleyici kitlesine hitap ediyorsam, kendimi agnostik olarak tanımladığımı söylemem gerekir. Çünkü Tanrı’nın var olmadığını kanıtlayacak güçte bir argümanın olduğunu düşünmüyorum. Diğer taraftan, sokaktaki insanın hakkımda doğru izlenim sahibi olması çabası içinde olacaksam sanırım şunu söylemem gerekir ki ben bir ateistim. Çünkü Tanrı’nın var olmadığını ispat edemem dediğimde, ona şunu da eklemem gerekir: Aynı şekilde Yunan mitolojisindeki Tanrıların var olmadığını da ispatlayamam. [46]
Russell’a göre hem ateist hem de teist Tanrı’nın var olup olmadığının bilinebileceği konusunda hemfikirdir. Teistler Tanrı’nın var olduğunu ‘bilebiliriz’ derken ateistler de Tanrı'nın var olmadığını ‘bilebiliriz’ derler. Güçlü agnostisizmi savunan Russell’a göre agnostik, Tanrı’nın varlığını kabul ve reddetmek için yeterli delil bulunmadığını düşündüğünden her iki tutumdan da ayrılır.
Bununla birlikte agnostik, ateistten farklı olarak Tanrı’nın varlığını imkânsız görmez, fakat teistten farklı olarak da oldukça olasılık dışı görür. Bu nedenle de inanmaya değer bulmaz. Bu son özelliği agnostiği ateiste yaklaştırır. [47]
Russell agnostiğin bu tutumunun, Zeus, Hera, Poseidon gibi Antik Yunan Tanrılarının var olduklarını destekleyen herhangi bir bilgi/delil olmadığı içinbunlara inanmayan kişinin tutumuna benzediğini savunur. Yunan Tanrılarına inanmayan kişiye, “bunların var olmadıklarını nereden biliyorsun, var olmadıklarını hadi ispatla” dense, o kişi bir ispat getiremeyecektir ve var olmadıklarını da bilmediğini söyleyecektir. Fakat onların var olduklarına dair kanıt da olmadığı için var olmalarını pek olası görmediğinden onlara yine de inanmayacaktır. İşte Russell, bir agnostiğin Tanrı’nın varlığını ancak Antik Yunan Tanrılarının varlığı kadar olası gördüğünden ona inanmadığını belirtir. [48]
Özetle Russell’a göre agnostik, pratikte ateist gibi inanır ve davranır ama epistemolojik gerekçesi ve duruşu ateistinkinden farklıdır; bu da onları inkâra karşı daha çekingen ve şüpheci yapar.
Russell’ın çözümlemesi ateizm ve agnostisizm arasındaki epistemolojik farkı oldukça belirgin hale getirmektedir. Ne var ki, bu ayrımlamaya daha dikkatli bakıldığında onun bir takım güçlükler hatta hatalar içerdiği görülür. Öncelikle Russell’ın, agnostisizmin sadece güçlü anlamını dikkate aldığını ve zayıf agnostisizmi adeta yok saydığını söyleyebiliriz. Diğer taraftan o, ateizmi de belli bir anlamda kullanmakta ve farklı ateizm çeşitlerini göz ardı etmektedir.
Ateizm-agnostisizm ayrımı üzerine çözümlemeler yapan başka bazı filozoflar ateizmin farklı türlerini dikkat almak gerektiğine değinirler. Bu çerçevede mesela Antony Flew, ateizmin güçlü ve zayıf türlerini, pozitif ateizm ve negatif ateizm diye adlandırarak aralarında fark görmekte, agnostisizmi de bu farka göre konumlandırmaya çalışmaktadır.
Flew’a göre pozitif ateist, Tanrı’nın varlığını açıkça reddeden kişidir. Bu anlamında ateist terimindeki ‘a’ ön-eki, terime zıtlık, karşıtlık katmaktadır. Teist, Tanrı’nın varlığını açıkça kabul eden ve bundan emin olan demek olduğuna göre, ateist de bu pozitif anlamında “Tanrı'nın varlığını kabul etmeyen ve yokluğundan emin olan kişi” olmaktadır. [49]
Fakat Flew’a göre ateist terimindeki ‘a’ ön-eki, zıtlık karşıtlık anlamında değil de ‘amoral’,‘asimetrik’ veya ‘asosyal’ kelimelerindeki gibi sadece “bir şey olmayan” anlamında da elealınabilir. Bu durumda ateist, pozitif bir biçimde Tanrı’nın varlığını reddeden veya yokluğunusavunan kişi değil basitçe “teist olmayan kişi” demektir. Flew terime yüklediği bu ikinci anlama “negatif ateizm” der. [50]
Flew ortaya koyduğu pozitif ve negatif ateizm kavramlarına göre agnostisizmin bunlardan farkını belirtmeye çalışır. Ona göre agnostik, Tanrı’nın var olup olmadığını bilemeyeceğimizi savunmakla Tanrı kavramının kendisinin geçerli ve anlamlı olduğunu kabul etmektedir. Fakat Flew’a göre negatif ateistlerin böyle düşünmesi için bir neden yoktur. Hatta Flew’a göre Tanrı kavramını hiç duymamış ve bu kavramla hiç tanışmamış insanlar da negatif ateist olarak değerlendirilmelidir. Dolayısıyla Flew’a göre agnostisizm, Tanrı’nın var olduğunu söylemenin Bir anlam ifade ettiğine inanmayı içerirken ateizm -en azından negatif formunda- Tanrı kavramının anlam taşıdığına inanmayı gerektirmez. [51]
Fakat Kenny’in de belirttiği gibi Flew’ün pozitif ve negatif ateizm ayrımı kabul edilse dahi agnostisizmle ilgili söyledikleri doğru kabul edilemez. Zira agnostisizmin temeli bilinmezciliktir. Bu bilinmezciliğin içine Tanrı’nın var olup olmadığı girdiği gibi, Tanrı kavramının anlamlı olup olmadığı da pekâlâ girebilir. Bu nedenle agnostiklerin Tanrı kavramının anlamlı olduğuna inanması gerektiğini ileri sürmek hiç de gerçekçi değildir. [52]
Kenny kendi bakış açısına göre teizm, ateizm ve agnostisizmi tekrar tanımlar ve tasnif eder. Bunu yaparken teizmi de ikiye ayır ve onları pozitif ve negatif teizm olarak adlandırır. Pozitif teizm, pozitif olarak Tanrı’nın varlığını kabul eden ve buna canı gönülden inanan kişinin pozisyonudur. Negatif teizm ise, basitçe ateist olmamaktır. Kenny, Flew’ün pozitif ve negatif ateizm ayrımını ve bunlara verdiği anlamları aynen kabul eder ve bu doğrultuda agnostisizmin bu terimlerle ilişkisini yeniden tanımlar. Ona göre agnostik, Tanrı kavramının tutarlı olduğuna pozitif bir şekilde inanan kişi olarak değil de, bunu bilmeyen kişi olarak tanımlanmalıdır. Bu tanımdan hareketle Kenny, negatif teist ve negatif ateistin agnostik olarak nitelenebileceğini savunur. [53]
Görüldüğü gibi Russell’ın aksine Kenny’in agnostisizm ile ilgili ayrımlamaları, ateizm ve teizmin pozitif ve negatif formlarını dikkate almaktadır ve bu yönüyle Russell’ınkilere göre daha inceliklidir. Zira bu yaklaşım sonucunda karşımıza beş kavram çıkmaktadır: Pozitifteizm, negatif teizm, pozitif ateizm, negatif ateizm ve agnostisizm. Bununla birlikte Kenny de ,ayrımlamalarını yaparken agnostisizmin güçlü ve zayıf formlarını dikkate almamıştır. O yaklaşımlarında yalnızca agnostisizmin zayıf formunu göz önünde bulundurmuş ve tasniflerini de buna göre yapmıştır. Kanaatimizce Kenny’in yaklaşımının eksik yönü budur.
Agnostisizmi de güçlü ve zayıf agnostisizm şeklinde ikiye ayırarak teizm ve ateizm türlerinin yanına koyduğumuzda karşımıza altı farklı felsefî kavram çıkar: Pozitif teizm, negatif teizm, pozitif ateizm, negatif ateizm, güçlü agnostisizm ve zayıf agnostisizm. alert-error
Bu noktada soru şudur: Karşımızdaki altı farklı kavrama denk gelen altı farklı duruş ve tutum gerçekten var mıdır? Bu sorunun cevabını kısmen Kenny’nin çözümlemelerinde gördük. O, negatif teizm ile negatif ateizmin agnostikle aynı tutulabileceğini savunmaktaydı.
Bu durumda Kenny’e göre altı farklı kavramdan söz ediyor olsak da Tanrı’nın varlığı ile ilgili gerçekte üç tavır alış bulunmaktadır: i.) pozitif teizm: Tanrı’nın varlığını açıkça kabul etmek ve buna şüphe duymadan inanmak, ii.) pozitif ateizm: Tanrı’nın varlığını kesin bir biçimde reddetmek veya yokluğuna şüphe duymaksızın inanmak, iii.) agnostisizm: Tanrı’nın varlığı ve yokluğu konusunda bilgisiz, yargısız ve kararsız kalmak. Kenny bu tür agnostisizmin –ki bunun zayıf agnostisizm olduğunu belirtmiştik- negatif teizm ve negatif ateizmle aynı tavır anlamına geldiğini ifade etmektedir.
Kenny’in çözümlemesi, en azından iki şeyi ortaya koymaktadır: Birincisi; agnostisizm, pozitif ateizm ve pozitif teizmden tamamen farklı bir tavırdır. alert-success
İkincisi; zayıf agnostisizmi, negatif teizm ve negatif ateizmden ayırmak hiç de kolay değildir. Bununla birlikte Kenny, kendisi zayıf bir agnostik olduğu için, çözümlemelerini hep bu açıdan yapmıştır. Konuyu güçlü agnostisizm açısından incelememiştir. Acaba güçlü agnostisizmi negatif teizm veya negatif ateizmle aynı görmek mümkün müdür? Yine negatif de olsa teizm ve ateizmi, agnostisizmin zayıf formuyla aynı görmek ne kadar doğrudur?
Bu soru bizi, söz konusu kavramlar üzerine daha fazla düşünmeye ve onlarla ilgili daha fazla analiz yapmaya zorlamaktadır. Aslında kendini teist, ateist veya agnostik olarak tanımlayan birçok insanın bu ince ayrımları dikkate aldığını düşünmüyorum. Belki de bu nedenle onlar kendilerini tanımlarken zannettikleri kişi değillerdir! Başka bir ifadeyle, belki de kendini agnostik olarak tanımlayan bazı kişiler gerçekte birer ateist; ya da kendilerine ateist diyenlerin bir kısmı gerçekte agnostik olabilirler. Fakat her ne olursa olsun bu tür kavramlar üzerine konuşan ve analiz yapan felsefecilerin bu ayrımları önemsemeleri ve belirginleştirmeleri akıl yürütmelerinin ve yargılarının güvenilirliği açısından gereklidir. Dolayısıyla sıradan insanlar bu ayrımlar üzerinde durmayabilir hatta bunları gereksiz de bulabilir, fakat sağlıklı bir felsefî soruşturma için açıklık ve seçiklik önemlidir. Bu nedenle bu kavramlar arasındaki ayrımları belirginleştirmek felsefenin ve felsefecinin asli görevleri arasındadır ve olmalıdır.
Bu açıklamadan sonra, agnostisizm teizm ve ateizmin ayrımlarına tekrar dönmek istiyoruz. Önce teizm, ateizm ve agnostisizmin ikişer formundan ortaya çıkan altı farklı tavrın sahiciliği sorusunu ele alalım. Kanaatimizce bu soruya vereceğimiz cevap konuya nereden baktığımızla ve hangi soruyu sorduğumuzla yakından ilgilidir.
Sözgelimi konuya sadece ‘inanma’ ve ‘inanmama’ açısından bakıyor ve insanları -son derece sathi bir şekilde- yalnızca inananlar ve inanmayanlar diye kategorize ediyorsak bu durumda karşımıza iki kesim çıkar mü’minler ve inançsızlar. Bu bakış açısında ateist ile agnostiğin farkı yoktur. Böyle bir bakış açısı tüm renkleri ‘koyu’ ve ‘açık’ diye iki renk altında toplamaya benzer. Fakat böyle bir yaklaşımın son derece yüzeysel olduğu ve doğadaki çeşitliliği ve nesnelerin renkleriyle ilgili bireysel sahici durumları göz ardı ettiği ortadadır.
İnsanların Tanrı’nın varlığı konusunda veya dini açıdan kendilerini nasıl tanımladıklarını araştıran bir anket düzenlediğimizi düşünün. Ankete katılanlara sorduğumuz soruyu “Tanrı’ya inanıyor musun, inanmıyor musun?” şeklinden çıkarıp, biraz değiştirirsek cevapların çeşitleneceğini rahatlıkla görebiliriz. Mesela, inanmak/inanmamak terimleri yerine “inkâr etmek/inkâr etmemek” terimlerini koyarak aynı soruyu insanlara yönelttiğimizde, Tanrı'ya inanmadığını rahatlıkla söyleyen bazı kişilerin, inkâr etmeye gelince bunu rahatlıkla kendileri için söyleyemedikleri ortaya çıkacaktır. Zira inkâr etmek, pozitif bir tavırdır ve bu tavrı ortaya koymak için kararlı bir duruş, dogmatik bir bakış açısı gerekir. Bu nedenle Tanrı'ya inanmadığını söyleyen bazı ateistler, zihnen onun var olmadığını gerekçelendirmeye destekli değillerdir. İşte bu tür ateizme negatif ateizm diyoruz.
Diğer yandan kişi eğer ateizminde kararlı ve dogmatikse, Tanrı’ya hem inanmadığını hem de inkâr ettiğini rahatça düşünüp, dile getirebilir. Yine soruyu Tanrı’nın varlığını bilmek/bilmemek şeklinde sorduğumuzda da sonuçların değişeceğini söyleyebiliriz. Çünkü bu durumda Tanrı’ya gerek inanıyorum gerekse inanmıyorum diyenlerden kesin emin olmayanlar, “Tanrı’nın var olduğunu biliyorum, bundan eminim” diyemeyeceklerdir.
Benzer bir durum teizm için de söz konusudur. Teizmi Tanrı’ya inananlar olarak tanımladığımızda karşımıza çıkacak kişilerle, “Tanrı’yı inkâr etmeyenler” diye tanımladığımızda karşımıza çıkacak kişiler farklı olacaktır.
Pozitif teist, Tanrı’ya canı gönülden, şüphe duymaksızın inanan kişidir. Bu kişi aynı zamanda ateizmi de zihninde bir şık olarak net bir şeklide reddeder. Ancak zihinsel durum bu kadar net olmayan teistler de vardır. Onlar Tanrı’yı inkâr etmez, bu anlamda ateist değillerdir. Fakat Tanrı'yı tasdikleri de zayıf, belli belirsizdir. Denebilir ki negatif teizm ile negatif ateizm birbirlerine çok yakındır ve aralarındaki çizgi belli belirsizdir. Öyle ki bu çizgi kişi tarafından zaman zaman çok rahatlıkla aşılabilir. [54]
Öyleyse soruya ‘inanma’ terimi yayında ‘inkâr etme’ terimi eklenince Tanrı ile ilgili tutumlar farklılaşabilmektedir. Soruya bir de ‘bilme’ (bilgi sahibi olmak) terimini üçüncü bir terim olarak eklersek, insan tutumlarının daha da farklılaştığını görüyoruz.
Bilmek ve inanmak ilişkisine bağlı olarak Tanrı’ya yönelik tutumlarla ilgili kombinasyonlar artmaktadır: alert-success
1. Bildiğini düşündüğü için inananlar (bu bilginin kaynağı kişi için akıl veya vahiy olabilir, fark etmez) (pozitif teistler).
2. Bildiğini düşündüğü için inkâr edenler (pozitif ateistler).
3. Bilmediğini düşündüğü için inkâr etmeyenler (negatif teistler).
4. Bilmediğini düşündüğü için iman etmeyenler (negatif ateistler).
5. Bilmediğini düşündüğü için ne iman eden ne de inkâr edenler (zayıf agnostikler).
6. Bilmediğini düşündüğü için inkâr edenler (güçlü agnostikler).
Bütün bu anlattıklarımız ışığında söz konusu 6 grupla ilgili özellikleri bir tabloda şöyle toplayabiliriz:
Aslında bu tablodan da anlaşılacağı üzere ve Kenny’in de dediği gibi negatif teizm, negatif ateizm ve zayıf agnostisizm arasında çok küçük bir fark vardır. Hatta bazen bu fark tamamen ortadan kalkabilmektedir. Bununla birlikte güçlü agnostisizm, inanma/inanmama açısından negatif ateizmden ziyade pozitif ateizme benzemektedir. Zira her ikisinde de inanmama vardır. Hatta bu açıdan onu pozitif ateizmin bir biçimi olarak görmek de mümkündür. Bu nedenle güçlü agnostisizme agnostik ateizm diyenler dahi bulunmaktadır.
Öte yandan güçlü agnostisizm, pozitif ateizmden (tablomuzda da görüleceği gibi) iki önemli noktada ayrılır. Birincisi; pozitif ateist, Tanrı’nın olmadığını “bildiği için” inanmadığını söylerken, güçlü agnostik Tanrı’nın var olup olmadığını “bilmediği için” inanmamaktadır. Diğer bir ifadeyle ilki (ateist), tabir yerindeyse “bildiğim için inanmıyorum” epistemolojik ilkesiyle hareket etmekte, ikincisi (agnostik) ise -Russell örneğinde olduğu gibi- “bilmediğim için inanmıyorum” ilkesinden hareket etmektedir. Dolayısıyla her ikisinin inanmama gerekçeleri arasında önemli bir fark vardır.
Bu önemli fark, güçlü agnostikle pozitif ateistin Tanrı’nın yokluğu konusuna bakışlarını da etkiler. Pozitif ateist, Tanrı’nın yokluğundan emin iken ve bu konuda kanıtları olduğunu düşünüyorken, güçlü agnostik Tanrı’nın varlığından emin olmadığı gibi yokluğundan da emin değildir (bu konuda bilgisi olmadığını düşünür). Bu konuda bir bilgisi olmadığını düşündüğü için ve bilgisinin olmadığı şeylere inanmayı uygun bir epistemolojik duruş olarak görmediği için Tanrı’ya inanmaz. Buda güçlü agnostisizm ile pozitif ateizm arasındaki diğer önemli farkı oluşturur.
Bu durumda yukarıda sorduğumuz, “acaba güçlü agnostisizmi negatif teizm veya negatif ateizmle aynı görmek mümkün müdür?” ve “negatif de olsa teizm ve ateizmi, agnostisizmin zayıf formuyla aynı görmek ne kadar doğrudur?” sorularının her ikisini de cevap verebilecek bir noktaya gelmiş bulunuyoruz.
Çözümlemelerimiz ışığında güçlü agnostisizmi, negatif teizm ve ateizmle aynileştirmek doğru görünmemektedir. Hatta yukarıda belirttiğimiz gibi güçlü agnostisizm daha çok pozitif ateizmle benzerlik arz etmektedir.
İkinci sorunun cevabına gelince zihinsel bir tutum olarak zayıf agnostisizmi, pek çok durumda negatif teizm ve negatif ateizmden ayırt etmek güç olsa da yine de aralarında küçük farklar olduğu kanaatindeyiz. Şöyle ki; Tanrı’nın varlığını inkâr etmiyor olma hususunda negatif teist ile negatif ateist aynı çizgide olsalar da negatif teistte zayıf bir tasdik, negatif ateistte de zayıf bir inanmama vardır. İşte bu zayıf tasdik ve zayıf inanmama onları birbirinden ayırırken zayıf agnostikten de ayırır. Zira zayıf agnostisizm de tam bir yargısızlık durumu vardır; zayıf bile olsa bir tasdik veya inanmama bulunmamaktadır.
Zayıf agnostiklik, bir kararsızlık durumudur. Bu da onu negatif teizm ve negatif ateizmden ayıran husustur.
Yazan: Doç. Dr. Ferit Uslu
Kaynaklar:
- [45] Robert Green Ingersoll, “Why Am I An Agnostic?”, 1896, Electronic Publishing,Bank of Wisdom,http://www.infidels.org/library/historical/robert_ingersoll/why_i_am_agnostic.html
- (erişim tarihi: 02.02.2012).
- [46] Bertrand Russell, “Am I An Atheist Or An Agnostic? A Plea For Tolerance In theFace of New
- Dogmas”, Bertrand Russell on God and Religion, ed. by Al Seckel, PrometheusBooks, 1986, s. 84.
- [47] Aynı eser, s. 557.
- [48] Russell, agm, s. 557.
- [49] Antony Flew, “The Presumption of Atheism”, A Companion to Philosophy ofReligion, 2. edition,
- edited by Charles Taliaferro, Paul Draper and Philip L. Quinn, Blackwell PublishingLtd., 2010, s. 451.
- [50] Flew, agm, s. 451.
- [51] Aynı yer.
- [52] Kenny, What is Faith? Essays in The Philosophy of Religion, s. 58.
- [53] Aynı eser, s. 59.
- [54] Nitekim bu konuda yapılan anketler görüşümüzü doğrular niteliktedir. Sözgelimi 2006 yılında Amerikan Üniversite ve Kolejlerinde görev yapan profesörlerin dini inançları üzerine yapılan bir araştırmanın sonuçları şöyledir: “Tanrı var mı, yok mu bilmiyorum” şıkkını ankete katılanların %13’ü işaretlerken, “Tanrı’ya inanmıyorum” şıkkını işaretleyenlerin sayısı sadece %10’da kalmıştır. Öte yandan deneklerin %35’i “Tanrı’nın var olduğunu biliyorum, bu konuda hiçbir şüphem yok” derken, “Şüphelerim olsa da Tanrı’ya inandığımı hissediyorum” şıkkını seçen denek sayısı %16 olmuştur. (Bk. Neil Gross and SolonSimmons, “The Religiosity of
- American College and University Professors”, Sociology of Religion OxfordUniversity Press,
- Oxford 2009, vol. 70, no: 2, Advance Access Publication:doi:10.1093/socrel/srp026, s. 114).
- 50 Voices Of Disbelief: Why We Are Ateists?, ed. by Russell Blackford and UdoSchüklenk, WileyBlackwell, 2009.
- Cadbury, Henry Joel, “My Personal Religion”, The Journal of the QuakerUniversalist Fellowship,
- Number 35, Fall & Winter 2000, http://www.universalistfriends.org/UF035.html#Cadbury.
- Clifford, William Kingdon, “İnanç Ahlakı”, çev.: Ferit Uslu, Hitit Üniversitesi İlahiyatFakültesi Dergisi, cilt: 5, sayı: 9, 2006.
- Çevik, Mustafa, David Hume ve Din Felsefesi, Dergah yay., 2006.
- Darwin, Charles, The Life and Letters of Charles Darwin, ed. by Francis Darwin,William Clowes and
- Sons Press, Limited, London, vol. I, 1887.
- Dawkins, Richard, The God Delusion, Transworld Publishers- Bantam Press, 2006.
- Draper, Paul, “Seeking But Not Believing: Confessions of a Practicing Agnostic”,Divine Hiddenness:
- Essays, edited by Danıel Howard-Snyder and Paul K. Moser, Cambridge UniversityPress,
- 2002.
- Everitt, Nicholas, The Non-Existence of God, Routledge, London, New York 2004.
- Flew, Antony, “Agnosticism” maddesi, Encyclopædia Britannica, Online AcademicEdition, 2011, Web.
- 22 Aug. 2011, http://www.britannica.com/EBchecked/topic/9356/agnosticism, --------, “The Presumption of Atheism”, A Companion to Philosophy of Religion, 2.edition, edited by
- Charles Taliaferro, Paul Draper and Philip L. Quinn, Blackwell Publishing Ltd.,2010.
- Flynn, Tom, “Robert G. Ingersoll”, Icons Of Unbeleef: Atheists, Agnostics, andSecularists, edited by S.
- T. Joshi, Greenwood Press, Westport, Connecticut, London 2008.
- Gross, Neil and Simmons, Solon, “The Religiosity of American College andUniversity Professors”,
- Sociology of Religion, 2009, 70:2, doi: 10.1093/socrel/srp026, Advance AccessPublication: 29
- May 2009.
- Gross, Neil and Simmons, Solon, “The Religiosity of American College andUniversity Professors”,
- Sociology of Religion 2009, 70:2, doi: 10.1093/socrel/srp026, Advance AccessPublication: 29 May 2009.
- 28 | Doç. Dr. Ferit USLU
- Hitit Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2012/1, c. 11, sayı: 21
- Gündüz, Şinasi, Din ve İnanç Sözlüğü, 1. Basım, Vadi Yayınları, Ankara 1998.
- Hallam, George W., “Source of the Word “Agnostic”, Modern Language Notes, Vol.70, No. 4 (Apr., 1955).
- Hepburn, Ronald W., “Agnosticism” The Encyclopedia of Philosophy, ed. PaulEdwards, Crowell
- Collier and Macmillian Inc., New York, London 1967.
- Huxley, Thomas, “Agnosticism and Christianity”, Collected Essays, Volume V:Science and Christian Tradition, D. Appleton And Company, New York 1902. --------, “Agnosticism”, Collected Essays: Volume V: Science And Christian Tradition,New York, D. Appleton And Company, 1902.
- Ingersoll, Robert Green, “Why Am I An Agnostic?”, 1896, Electronic Publishing,Bank of Wisdom, http://www.infidels.org/library/historical/robert_ingersoll/why_i_am_agnostic.html.
- Kenny, Anthony, What I Believe?, Continuum Books, New York, London, 2006.
- --------, What is Faith? Essays In The Philosophy Of Religion, Oxford UniversityPress, Oxford, New York 1992.
- Laertius, Diogenes, Lives of Eminent Philosophers, English Translation and ed. byR. D. Hicks, London: w. Heineman- NewYork: G. P. Putnam’s Sons, Vol. II, 1925.
- Le Poidevin, Robin, Agnosticism: A Very Short Introduction, Oxford UniversityPress, Oxford, New York 2010.
- Lightman, Bernard, The Origins of Agnosticism: Victorian Unbelief And The LimitsOf Knowledge, The Johns Hopkins University Press, 1987.
- Nielsen, Kai, Atheism and Philosophy, Prometheus Books, New York 1985.
- Plantinga, Alvin, “Agnosticism” maddesi, A Companion to Epistemology: BlackwellCompanions to Philosophy, Second Edition, edited by Jonathan Dancy, Ernest Sosa and MatthiasSteup,
- Blackwell Publisihing, Hong Kong 2010.
- Rockwell, George Lincoln, This Time the World, Parliament House, 1963.
- Rouch, Jonathan, “Let it Be”, Atlantic Monthly, Vol. 291, Issue 4, May, 2003.
- Rowe, William L., “Agnosticism” Routledge Encyclopedia of Philosophy, ed. by E.Craig, London:
- Routledge. Retrieved February 09, 2012, fromhttp://www.rep.routledge.com/article/K001.
- --------, “Agnosticism”, The Shorter Routledge Encyclopedia Of Philosophy, editedby Edward Craig, Routledge Pub., London, New York 2005.
- Russell, Bertrand, “Am I An Atheist Or An Agnostic? A Plea For Tolerance In TheFace Of New
- Dogmas”, Bertrand Russell on God and Religion, ed. by Al Seckel, PrometheusBooks, 1986.
- --------, “What Is An Agnostic?”, The Basic Writings of Bertrand Russell, Ed. byRobert E. Egner and Lester E. Denonn, Routledge Classics, New York, London.
- Shenker, I., “Borges, A Blind Writer With Insight”, The New York Times, 06.04.1971,
- http://www.nytimes.com/ books/97/08/31/reviews/borges-insight.html.
- The Ism Book, http://www.ismbook.com/
- Tolstoy, Leo, Confessions, 1879.
- Türkben, Yaşar, “David Hume’un Agnostisizmi”, EKEV Akademi Dergisi, Sayı: 47, Yıl:15, 2011.
Yorum Gönder
Yorum yaparken, içerik konusuyla alakalı yorum olmasına ve yazım/dil bilgisi kurallarına uymaya lütfen özen gösterin.